18 Ocak 2012 Çarşamba

Yatak Odasından Konuşulamayanlar

Köşe yazılarımı da burada yayımlamaya karar verdim. İlk yazımı sizlerle paylaşıyorum.


Hepimizin içinde eşimize, sevgilimize, partnerimize sormak isteyip te soramadığı şeyler kalmıştır. Ya cevabından delicesine korkup soramamışızdır. Ya da karşımızda çırılçıplak, savunmasız yatan bedeni kaybetmemek için yutmuşuzdur kelimeleri.

Hani hep derler ya neden Türk kadınları/erkekleri iyi sevişemiyor. İşte tam da bu yüzden bilmiyoruz sevişmeyi. En rahat olanımızın bile aslında kafasında binlerce bariyer var henüz atlayamadığı, bir sürü sorumuz var aklımızda henüz sorulmadık.

Ufak bir araştırma yaptım. En çok merak edilen listesi top on’a kadının orgazm olup olmadığı oturdu. Evet çoğu zaman orgazm olmuyor kadınlar. Partnerlerinin kırılmaması adına birçok kez rol yapıyor. En anlarım diyen kişinin bile anlayamayacağı derecede rol kesenler var. Üzgünüm ama gerçekler bunlar. Kadın daha fazla önsevişme diyemiyor, erkek sonuca yönelmişken. Önsevişmeler yarıda kesiliyor, kadının da zevki hep yarım kalıyor. Çoğu kadın hep yarım. Çoğu kadın yürüyen bir vajinadan ibaret. İşte bu yüzden kadının kadın olma yolunda topuk sesleri yükselmeli diyorum.

Erkekler de çok farklı değil. Fantezilerini dile getiremiyor yanlış anlaşılma korkusuyla hep içlerine atıyorlar. Zaten yaşayamadan da evlenip bir düzen kurma çabası içine giriyorlar ya da itiliyorlar. Kadın desen zaten adı yok. Herşeyi gizli yaşamak ve yaşatmak zorunda. Adım çıkar korkusuyla daha seviştiğini dile getiremeyen kadın yatakta daha da suskun.

Marquis De Sade’ın çok sevdiğim bir sözü vardır. “Herşeyi yaşamadıysan, hiçbir şey yaşamamışsındır.”
Peki nasıl aşılır bu durum? Karşılıklı anlayışlı davranılan durumlarda, sizi damgalamayacak bir partner bulduğunuzda biraz olsun aşabiliyorsunuz. Yoksa sizler de sessiz bir yatak odasına mahkum seneler geçiriyorsunuz. Mutlu ve içinizdeki sessiz çığlıklarla dost olmadığınız güzel seneler diliyorum.

1 yorum: